HAAAAHH ŞÖYLE…
“FIDIL” VE KÂTİPLER KONUŞSUN…
Fıdıl ve kâtipleri artık konuşuyor…
Fıdıl’ın bir kâtibi…
Bizi kastederek…
“Şehir efsanesi haline gelen pavlukadan adam atacaklar söylentileri doğru değil, biz performans kriterlerine bakacağız” demiş…
Biz ne dedik?…
“Örgütünü değiştiren kim olursa olsun, Emekçi Kölelerin hepsi belirli bir süreç içinde kapının önüne konacaklar” demedik mi?…
Performans kriterleri işin kamuflesi ve bahanesi…
Bu konu ile ilgili sorduğumuz sorulara cevap veremeyen madrabazlar…
Lafı döndürüp, dolaştırıp güzelleştirmeye gayret ediyorlar…
Siz önce sorduğumuz sorulara cevap verin…
Teferruatı geçin hemşeriiiim…
Geçiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiin…
Soğanlı Çayı suratları gibi kapkara…
Pislik akıyor…
İnsafsızlık akıyor…
Hayâsızlık akıyor…
Açgözlülük akıyor…
Akıyor amma….
Bazı kendini “Çok zeki zanneden” geri zekâlılar da…
İşlerine öyle geldiği için…
Bu pisliğin akmasına göz yumuyor…
Aval aval bakıyor…
21.11.2010 tarihinde…
“Fıdıllı sorular” başlıklı yazımızda bir sürü soru sorduk…
Çevre ile ilgili…
“Çin işi Japon işi bunu bilen iki kişi” diye sorduk…
“Size Japonya sevdası nerden bulaştı?” diye sorduk…
“Çevre kirliliğini kaldıramadınız amma sendikal mücadelede ahlak kirliliği yarattınız”…
“Bu ahlak kirliliğinde sizin hissenize düşeni kaça sattınız?” diye sorduk…
Sorduk, sorduk, sorduk…
Amma cevap olarak “tık” yok…
Hepsi dut yemiş bülbül gibi…
Şimdi yine soruyoruz…
Pislik akan Soğanlı Çayı nasıl oldu da duruldu?…
“Çevre Yönetim Temsilcisi” atadığınız “anaç kuşumuz”…
Sizinle birlikte Ereğli’den Gülmeyesiceler olarak beraber mi kovuldu?…
Ne oldu da pavlukanın suyu, Soğanlı Çayı’nda lağım etkisi yaptı…
Bu konuda idari soruşturma açıldı mı?…
Alınan numunelerin tahlil sonuçları ne?…
Sonuçlar kamuoyu ile paylaşılabildi mi?…
Getirilen Gülmeyesice ekibinin başarısının göstergesi… Soğanlı Çayı’nı “Kenef gibi” akmasından belli değil mi?…
Siz çevre deyince, öncelikle sizinle beraber 2006’da Ereğli’den kovulanları ve atılanları mı anlıyorsunuz?…
İnsanlara saygısı olmayanın çevreye saygısı olabilir mi?…
Öyle değil mi Fıdıl efendi?…
Şimdi gelelim şu Yenişehir meselesine…
Açgözlü madrabazların iştahını kabartan…
“Kuzguni siyasetçilerin” de siyasi nemalanma için her şeyi göze alıp, beton yığını haline getirmeyi ahdettikleri…
Yenişehir meselesine…
Yenişehir Bölgesi Kültür Bakanlığınca…
1995 yılı başlarında…
“Kentsel sit ve 3. derece sit alanı” ilan edilmişti…
Yani Yenişehir bölgesi hem kentsel sit alanı ve hem de 3. derece sit alanıdır…
Başka bir deyişle…
Yenişehir bölgesi iki tane sit alanı statüsüyle koruma altına alınmıştır…
Bu iki statüden kentsel sit alanı Yenişehir bölgesi için hayati öneme haizdir…
Buradaki evlerin belli bir dönemin mimari yapısını yansıtması dikkate alınarak, Yenişehir bölgesi kentsel sit alanı ilan edilmiştir…
3. Derece sit alanı olarak da…
Yenişehir özellikle evlerin bahçelerindeki ve yol kenarlarındaki en az yarım asırlık ağaçlar göz önünde bulundurularak, 3. derece sit alanı ilan edilmiş ve yüzlerce ağaç “Anıt Ağaç” olarak tescillenerek koruma altına alınmıştır…
Gerçi çok yakın bir tarihte, yeniden bu ağaçların “Anıt Ağaç” statüleri değerlendirmeye tabi tutulmuş, ilk tespitle son tespitin arasında nasıl bir fark oluştuğu da ümmeti Muhammed’den sır gibi saklanmıştır ya neyse…
Kokusu sonradan mutlaka çıkacaktır…
Yenişehir bölgesinde 1998 yılında 1310 ağaç “Anıt Ağaç” olarak tescillenmişti…
Bu anıt ağaçlar inşallah diplerine sülfürik asit dökülerek kurutulmazlar…
Bu bilgileri niye veriyoruz?…
Anlamamakta ısrar eden “çok yüksek beyinli, yüksek vasıflı, beyzadeler” anlasınlar diye…
3. derece sit alanlığından daha da önemlisi…
Kentsel sit alanı statüsünün önemli olduğu ayan beyan ortadadır…
Pazaryeri bu statünün içinde midir, dışında mıdır o önemli değil…
Önemli olan “FARENİN KUYRUĞUNUN DELİKTEN İÇERİ GİRMEMESİDİR”…
Bu işe ön ayak olanlar tarihi bir vebalin altındadırlar…
Allah’ı (c.c.) Kuran’ı, Peygamber’i (s.a.v.) ağzından “düşürmeyenler”…
Aç gözlü kuzgunilerin değirmenine, siyasi rant beklentileri doğrultusunda, su taşımaktadırlar…
Bu düşüncemizin bazı “Konuşucuların” yaptıkları yorumlarda yazdıkları gibi…
“Kin, nefret ve intikam” duygularımızla yakından uzaktan hiçbir alakası yoktur…
Olay sözde bir “gücün” Karabük ve Karabüklüye yaptığı dayatmanın…
Ortadan kaldırılması, def edilmesi ve akamete uğratılması mücadelesidir…
Bu dayatma…
Bir önceki belediye başkanı Hüseyin ERER’ ‘in seçim kaybetme pahasına diretmesi ve reddetmesi nedeniyle ötelenmiş…
Ancak bugün zemin ve zamanın akılları sıra müsaitliği kollanarak ısıtılıp tekrar ortaya getirilmiştir…
Amma memleketin, milletin, devletin kanunları, nizamları ve mahkemeleri varsa…
Ki biz var olduğuna kesinlikle yürekten inanıyoruz…
Mevcut sözde “güç” o kanunları, nizamları, mahkemeleri satın alabilecek güçte asla olamaz…
Buna kimse de çanak tutamaz…
Sınayamaz, deneyemez…
Her şeyi yapmaya…
Her şeyi üçkağıtçılıkla, madrabazlıkla, dolandırıcılıkla, sahtekarlıkla elde etmeye alışmış olanlar…
Mutlaka adalet duvarına bir gün gelecek toslayacaklardır…
Zaten de tosluyorlar…
Az kaldı az…
Bu yazımızda başlığımızı…
HAAAAHH ŞÖYLE…
“FIDIL” VE KÂTİPLER KONUŞSUN…
diye koyduk…
Fıdıl ve kâtipler konuşsun ki…
“PAMUK ADAM” gibi değer verdiğimiz kardaşlarımızı karşımıza almayalım…
Sorduğumuz sorulara cevap isteriz cevap…
Dut yemiş Bülbül gibi susup…
“DEĞER VERDİĞİMİZ ADAMLARI” öne sürmek adamlık değildir…
Mesela bir başka konuyu da konuşalım…
Cevap versinler de karşılıklı hesaplaşalım…
Herkes pas geçti…
Bir tek karabuknethaber.com detaya girmeden yazdı…
Diğerleri tarafından…
Konu görmezden gelindi…
Yazılmadı, çizilmedi…
Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıldı…
Özel durum açıklaması sanki yapılmamış gibi…
Yokmuş gibi sessiz kalındı…
Ne yazıyor bu açıklamada?…
“11.03.2011 tarihinden itibaren uygulanmakta olan % 35’lik öncelikli mal teslimatı satış uygulamasına……….. 15.07.2011 tarihinden itibaren son verilmiştir”…
Hani şu %50 öncelikli mal alımları vardı ya…
O % 35’e inmişti ya…
Şimdi tamamen ortadan kalkmış…
Nasıl kalkmış?…
Papaz ve ekibi…
İnsafa geldikleri için mi?…
Nadim oldukları için mi?…
Açlıklarını giderip, doydukları için mi?…
Yoksa Karabüklüyü düşünüp, sağduyulu oldukları için mi?…
Hayıııııııırrr…
“YA BU İŞİ ORTADAN KALDIRIRSINIZ, YA DA SOLUĞUNUZU KESERİZ” diyen “BİRİLERİ” olduğu için…
Yani yine duvara tosladılar…
Daha da toslayacaklar…
Neyin ne olduğunu yazacağız…
Bu olayları da detaylarıyla mutlaka anlatacağız…
Bekleyin de görün…
And olsun ya diz çökecekler…
Ya bırakıp kaçacaklar…
HAAAAHH ŞÖYLE…
“FIDIL” VE KÂTİPLER KONUŞSUN…
Sorduklarımıza cevap versinler…
İskele mi?…
Liman mı?…
Ne zaman kazma vuracaklar?…
Kimin parası ile kimi dolandırıp malın üstüne konacaklar?…
İran’la, Mısır’a satıldığı, Fıdıl tarafından beyan edilen “RAY”ban gözlüklerin, miyop mu hipermetrop mu olduğu ne zaman kesinlik kazanacak?…
Kovulan emekçi kölelerle…
Daha da kovulacak emekçi kölelerin hali ne olacak?…
Adaletin verdiği karar nasıl uygulanacak?…
PAPAZ NE ZAMAN TEKRAR ULUCAMİ’DE CUMA NAMAZI KILARAK, SECDEDE ULU ALLAH’A (C.C.) HESAP VERECEK?…
FIDIL VE KÂTİPLER BUNLARI DA KONUŞSUN…
Ya konuşsun…
Ya da dut yemiş bülbül olup sussun…
“PAMUK ADAM” GİBİ DEĞER VERDİĞİMİZ KARDAŞLARIMIZIN ÜZERİNDEN PRİM YAPMAYA ÇALIŞMASINLAR…
SAYGILARIMLA
Cep: 0505 522 67 25