Bir tarih mutfağı, hoşgörülü insanlar hamuru, halklar havuzu, inançlar sahnesi ve uygarlıklar sentezi olan ülkemiz ne hale geldi.
Sorumlusu!
Boş boş konuşuyor.
Silahı betona gömecekler.
Koordinatları verecekler.
Çekip gidecekler.
Kıyamete kadar…
Sorun çözme kapasitesini yitirmiş olanların aklına gelen sözler bunlar. Dün İstanbul’da 6 polis, 5 sivil insanımız daha kara, pis, hain bombayla hayatını yitirdi. Ramazan ayına yeni girmiştik. Allah onlara rahmet etsin. Annelerinin, babalarının, yakınlarının başı sağ olsun.
7 Haziran’da
Tam 1 yıl doldu.
1 yıl içinde 365 gün var ya; bunun 192 gününde hep şehit haberi ile uyandık, hep şehit haberi ile günü kapattık.
1 yılda 550 şehit.
Çok sayıda gazi.
Kentler yıkıldı.
Kasabalar yerle bir.
550 bin insan şehrinden, kasabasından kaçıp, göç etti. Şehir ve kasabalarda 6 bin 900 bina delik deşik, yıkık, harap. Bütün bu olup bitenlere; kent savaşı başlatıp, şehir caddelerinde, kasaba sokaklarında hendekler kazıp, sahiplerini ölümle korkutarak yerleştikleri evlerin duvarlarından mazgal açıp askere ve polise keskin nişancıları ile ölüm kusanlar sebep oldular.
Evet onlar sebep oldular.
“Güneydoğuyu verin” diyorlar.
* * *
Fakat biz sorumluyu biliriz.
Sorumlu kim?
Kürt açılımı yapmıştı.
Özeti:
Özerklik verebiliriz.
Siz bize oy verin.
Sonra!
Demokratik açılıma döndü.
Onun da özeti:
Federasyon verebiliriz.
Siz bize oy verin.
Sonra!
Sayın Apo diyebiliriz.
Onun da özeti:
Güneydoğu’yu verebiliriz.
Siz bize oy verin.
Oy verin ki başkan olalım.
Bir yıl içinde 550 şehidin kanı, çok sayıda gazinin canı, şehirlerin harabeye dönmesi, kasabaların yerle bir edilmesi, Güneydoğu’dan 550 bin nüfusun yer değiştirmesi, 6 bin 900 binanın oturulamaz harap hale gelmesi ve İstanbul ile Ankara’daki ölümlü patlamalara kadar giden yol işte bu “biz veririz- siz de oy veriniz“ açılımları ile başladı.
Üç seçim oldu.
Üç seçimde oylar geldi.
Üç seçimi de kazandı.
* * *
Üç seçim boyunca; “siz vermeyeceksiniz biz alacağız” diyen PKK da gücünü artırdı. Şehirlere yerleşti. Kasabalarda hendekler kazdı. Güneydoğu’da silahlı başkaldırıya ve Batı şehirlerinde ise şiddete yoğunlaşma hazırlıkları yaptı. Polisin karakolda, askerin kışlada tutulup seyreden bakışları arasında PKK, hangi keskin nişancının, hangi eve yerleşeceğinin plan tatbikatlarını, halkı korkutup belediyeleri de arkasına alarak, gerçekleştirdi.
Veririz sözü buzdolabına girdi.
Askeri çözüm kışladan çıktı.
* * *
Bir tarih mutfağı, hoşgörülü insanlar hamuru, halklar havuzu, inançlar sahnesi ve uygarlıklar sentezi olan ülkemiz işte bir yıl içinde, 7 Haziran 2015 ile 7 Haziran 2016 arasında, bu hale geldi.
İstanbul’da acı gün yaşandı.
6 polis 5 sivil canından oldu.
Sorumlu boş konuşuyor.
Görüşü, fikirleri yaşlandı.
Oy isterken: Çözümcü!
Başkan olunca: Buzdolapçı!