Gazeteci-Yazar Hüsnü Mahalli, SÖZCÜ’ye konuştu.
Türkiye’nin Saddam dönemine benzer bir dönem yaşadığını vurgulayan Mahalli, “Körfez ülkeleri Türkiye’yi savaşa sokmak istiyor. Türkiye ‘Ben artık karışmıyorum’ derse, Suriye’deki sorun da maksimum 1 ay içinde çözülür, her şey biter” dedi.
Gazeteci yazar Hüsnü Mahalli ile İslam coğrafyasındaki durmayan kanı anlatan son kitabı “Maniki Dünya”yı konuşmak için buluştuk. Hüsnü Mahalli yılların tecrübesi ve Suriyeli bir Arap olmanın verdiği bilgiyle anlattı. Türkiye bir felaketin ortasında sıkıştı kaldı. Mahalli’nin söyledikleri uykularımızı kaçıracak türden: “Türkiye Saddam dönemi yaşıyor…”
– Suriye haritasını göz önüne getirdiğimiz zaman, hangi bölgede kim hüküm sürüyor?
Suriye’de nüfus 23 milyon… 23 milyonun 4 milyonu yurtdışında, mülteci… Geri kalan hepsi içeride, Suriye’de. Bunun 5 milyonu IŞİD, Nusra ve El Kaide gibi örgütlerin kontrolünde yaşıyor. 17 milyonu Esad’ın kontrolündeki yerlerde. Coğrafi olarak bakarsak da Rakka ve İdlib dışında her yer Esad’ın kontrolünde…
– Kuzey koridorunda çatışma nerede?
Kuzey koridoru dedikleri yer, Fırat’ın Suriye’ye girdiği yer, Celabrus ve doğusu. 500 kilometrelik bir alan. PYD’nin kontrolünde deniliyor. PYD’nin kaç yüz bin askeri olması gerekir ki burayı kontrol etsin. Mümkün değil.
“PYD ÇOK CİCİYDİ, BİR ANDA KÖTÜ OLDU”
– YPG/PYD adına ne dersek diyelim, terör örgütü mü değil mi?
YPG, PKK’nın bir kolu. Arada Suriye sınırı var sadece. Türkiye’deyken adı PKK, terör örgütü; Suriye’deyken adı YPG, yasaklı bir siyasi parti. Peki bu Türkiye’yi niye ilgilendiriyor?
– Türkiye asıl olarak oradaki bir Kürt koridorunun oluşumundan ve kendi topraklarına yönelik bir terör tehdidinden rahatsız…
Mesud Barzani en büyük dostun… En iyi müttefiğin… Eğer sen Kürt meselesinden, orada bir Kürt koridorundan korkuyorsan o zaman ilk darbe vurman gereken adam Mesud Barzani’dir. Çünkü orada alt yapısı yapılmış, her şey var. Salih Müslim kaç sefer getirildi Türkiye’ye? Ne dediler Salih Müslim’e? “Esad’a karşı ayaklan, biz sana istediğini verelim…” Özerklik, federalizm vs… O zaman Türkiye’de de biliyorsun Barış Süreci vardı. Bir iddiaya göre Abdullah Öcalan ile Salih Müslim’i görüştürdüler, bir sürü laf dolaşıyor bununla ilgili Arap medyasında… Eee? O zaman çok ciciydi bu adam, çok ciciydi PYD, çok ciciydi PKK, birdenbire ne oldu 7 Haziran ve sonrasında? Hem PKK kötü oldu, hem PYD kötü oldu.
“YENİ BİR SADDAM YARATMAK İSTİYORLAR”
– Hem etnik hem dini olarak karışık bir bölge. Nasıl çıkılacak bu korkunç karmaşanın içinden?
Türkiye yarın desin ki, ‘Kardeşim ben yanlış yaptım, şu ya da bu şekilde, ben artık bu işe karışmıyorum’… Suriye sorunu maksimum bir ay içinde çözülür. Hepsi biter, IŞİD de biter, Rakka da düşer, terör örgütleri de biter.
– Bu çok ileri bir yorum değil mi?
Suriye’de şu anda en müdahil ülke Türkiye. Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri Türkiye’den dolayı güçlü gibi görünüyorlar, hiçbir güçleri yok, paranın dışında hiçbir etkinlikleri de yok. Onların güvendikleri ve vurucu gücü Türkiye.
– Körfez ülkelerinin amacı ne?
Bir zamanlar Saddam’ı kullandıkları gibi şimdi de Türkiye’yi ve Erdoğan’ı kullanmak istiyorlar. Zaten 1.4 milyar Müslüman var, bunun 100 milyonu Şii, geri kalanı Sünni, niye korkuyorsunuz yani Şii’lerden? Çünkü Vahhabi mezhebi Şii’leri kafir görüyor. İslam aleminde vahşi parti, örgüt, dernek, vakıf ne varsa hepsi Suudi Arabistan parasıyla beslenmiştir. İnsanların ilkelleşmesi, çağdışı olması, bağnazlaşması, çıkarcı olması… Hepsi Suudi Arabistan parasıyla olmuştur.
“EN BÜYÜK TEHLİKE İRAN’LA DÜŞMAN OLMAK”
– Şimdi İran artık sahneye geri döndü.
Hem de nasıl döndü!.. Batı entelektüelleri artık şuna inanıyor, “Bu kesen, öldüren teröristler hep Sünni, Vahhabi.” Ve İran’la flörte başladılar. Şiiler en azından terörist değil. Bunu görüyorlar. Hiçbir Şii gidip de Batı’yla kavga etmedi.
– Peki Türkiye- İran ilişkisi nasıl ilerler?
Erdoğan neredeyse İran’la düşman olmak istiyor. Benim şimdi gördüğüm en büyük tehlike bu. Körfez ülkeleri Türkiye’yi İran’la savaştırmak istiyor. Suudi Arabistan ABD-İran yakınlaşmasını önlemek için milyonlarca para harcadı, özellikle gittiler Yahudi lobilerine “Aman ne olursunuz, şu anlaşmayı Kongre’de önleyin” diye.
SURİYE’DEKİ SAVAŞI ESAD KAZANACAK!..
– Türkiye ne kaybeder bu meselede ısrarlı davranır, Suriye’ye de gireceğim derse?
Türkiye çok karanlık bir dönemin içine giriyor. Bu kafayla devam etmeye ısrarlı gözüküyor ve devam edeceğini de tahmin ediyorum. AKP iktidarı Türkiye’yi karanlık bir girdabın içine soktu, yetmiyor, karanlığın da karanlığı bir yere sokmak istiyor.
– Buradan bir üçüncü dünya savaşı çıkar mı? Biz kendimizi bir anda Rus Ordusu ile savaşır halde bulur muyuz?
Putin rahat, gel gel yapıyor. Türkiye bu oyuna gelirse o zaman Rusya’yla savaşacak. NATO hiçbir şeyi ellemez, hiçbir şey yapmaz. Rusya’yla savaşacaksın, İran’la savaşacaksın, Ermenistan’la savaşacaksın, cephe çünkü… Ruslar oradan da girecek, provokasyon yapacak. Yunanistan’la kavgalısın aşağıdan, Suriye öyle, Irak öyle…
– Olmaz değil mi bu?
Olmaz diye bir şey yok, Saddam yaptı bunu. Benim korkum bu zaten. Türkiye, Saddam dönemine benzeyen bir dönem yaşıyor. Ben Erdoğan’ı da, Saddam’ı da kişisel olarak tanıyorum. Benim en büyük korkum bu işte. Türkiye’nin Irak’la aynı noktaya gelmesi.
– Kim kazanacak savaşı?
Bu savaşı kesinlikle Esad kazanacaktır, Suriye kazanacaktır. Suriye, Suriye olarak kalacaktır, Esad da kalacaktır. Çünkü Rusya asla Esad’dan vazgeçmeyecektir, İran asla Suriye’den vazgeçmeyecektir. Bu artık bir ölüm kalım savaşıdır. Ama ne yazık ki Suriye halkına çok pahalıya mal olmuştur.
MÜLTECİLER ENİNDE SONUNDA… BAŞIMIZI AĞRITACAK
– Türkiye’ye bugün giren mülteciler başımızı ağrıtabilir mi?
Kesinlikle… Yüzlerce IŞİD’ci var onların içinde, kim kimdir nereden bileceksin… Türkiye, onlardan vazgeçmediği için vurulmalarına izin vermiyor. El Nusra’yı koruyor, IŞİD’i koruyor. Türkiye neyin peşinde herkes biliyor.
– O zaman bunun tek bir formülü var, uzak duracaksın…
Atatürk niye uzak durdu? Suriye’de, Derne’de, Libya’da, Filistin’de savaştı. Bu emirlerin, şeyhlerin, kralların ne kadar ruh hastası olduğunu gördü. “Uzak dur ey Türkiye Cumhuriyeti” dedi ve uzak durdu. Ne kadar akıllıca…
Özlem GÜRSES